16 Haziran 2011 Perşembe

15-16 HAZİRAN OLAYLARI NEYDİ?

1967 yılında, devletçi Türk-iş yerine, işçi sınıfını gerçekten temsil eden bir sendika konfedarasyonu kurma fikri meyvelerini verdi. Bilindiği gibi 1960ların ikinci yarısında Türk parlementer siyasetine TİP girmiş ve ilk defa AP-CHP ekseninin dışına çıkılarak, parlementoda sosyalist vekiller seslerini duyurmaya başlamıştı. Siyaset kazanında sosyalizm ciddi ciddi konuşulmaya başlanmıştı. Devrimci bir sendikaya ihtiyaç günbegün artıyordu. Sosyalizmin bu yükselişi ile birlikte üzerindeki baskı da artıyordu. Faşist AP yönetimi devletçi sendika aracılığıyla işçileri elinin altında tutmaya çalışıyordu. Aynı zamanda dünya konjonktüründe de sosyalizm hızlı bir yükseliş içindeydi. İşte DİSK böyle bir ortamda kuruldu.

"İşte 15-16 Haziran’ın önkoşulları bu çerçevede şekillendi. DİSK bir yükselişin ürünü olarak doğmuştu ve hemen ardından bizzat onun varlığı yeni ve daha güçlü bir yükselişin nedeni haline geldi. Buna paralel olarak gelişen sol hareket de tabloyu tamamlayan ve tüm şekilsizliğine ve muğlaklığına rağmen yine de yükselen işçi hareketinin gittikçe siyasallaşmasını sağlayan faktör olarak şekillendi." (DOĞAN, 2002)

DİSK sınıf bilincinii desteklerken Türk-iş milli bilinci destekliyordu. İki sendikanın bu bakış açısı onların politikalarını da açıklamaya yetecek cinstendi. Türk-iş genel sekreteri "işçilere sınıf şuuru değil milli şuur yararlıdır" diyordu.

"Dünya işçi sınıfının bir parçası olarak Türkiye işçi sınıfının sömürüye karşı verdiği mücadelede, 15-16 Haziran direnişi, yarattığı sonuçlar itibariyle ve özellikle de birleşen işçilerin kendi güçlerini kavramaları bakımından önemli bir dönemeç noktası oluşturur. Bu direnişin ortaya koyduğu mücadelecilik ve başkaldırı ruhu, bugün de hâlâ aşılamamış bir eylem olarak tarihimizde iz bırakmıştır."  (DOĞAN, 2002)
Hemen hemen bütün dünyada işçi direnişlerinin motorgücünü maden işçileri oluşturmuştur. DİSK içindeki Maden-iş de "en ilerici sendikaydı." (ÇAVDAR, 2008: 163)

AP ve CHP içerisinde birçok Türk-iş kökenli milletvekili bulunuyordu. Bu milletvekilleri önderliğinde DİSK'in önünü kesecek bir yasa tasarısı gündeme geldi. 274 sayılı Sendikalar Yasası bunun için meclis gündemine geldi. Tasarının meclisten geçeceği belli olunca DİSK bir basın açıklaması yaptı ve uyarı ve eylem komiteleri oluşturdu.

 9 Haziran günü Genel Başkan Kemal Türkler, Başbakan Süleyman Demirel'e bir mektup gönderdi. Mektupta, sözkonusu tasarının Anayasa'ya ve Uluslararası Sözleşmelere aykırı olduğu, bu tasarı geçtiği takdirde fiili durum, işgal, oturma, direnme gibi eylemlere başvurulacağı bildirildi. (ÇAVDAR, 2008: 168-169)

Ankara'ya giden heyeti ise bir tek CHP genel sekreteri Bülent Ecevit kabul edip, desteklerini bildirmişse de Meclis'te yapılacak bir şey kalmadığını da eklemiştir. Sadece Senato'da  bu tasarıya karşı çıkacağını belirtmiştir. (ÇAVDAR, 2008: 169) Ne var ki tasarı Senato'dan da geçti.

14 Haziran günü DİSK'te bir toplantı alındı. "DİSK yönetimi, bir protesto mitingi yapmayı planlıyor ve fabrikalardaki işçilere DİSK’ten gelecek talimatları beklemelerini salık veriyordu. DİSK’in planına göre miting 17 Haziranda yapılacaktı. Ancak DİSK’in kanuna karşı çıktığı ve protesto edeceği haberi bir anda tüm fabrikalara, işyerlerine, kahvelere ve hatta evlere kadar ulaştığında, zaten istim üzerinde olan işçi sınıfı kendiliğinden derhal sokaklara aktı." (DOĞAN, 2002) "İşçiler İstanbul'da yaptıkları gösterilerle her şeyi durdurdular." (AKŞİN,2009: 248) "Trafik işlemiyordu. İki yüz büyük işyerinden 100-150 bin işçi yürüyordu." (ÇAVDAR, 2008: 172)

Bu sırada hükümet bazı illerde sıkıyönetim ilan etti, Türk-iş olayları kınadığını belirten bir bildiri yayımladı. "Ordu tanklarıyla ve zırhlı araçlarıyla gösterilere müdahale etmek istediğinde de işçiler tankları ve barikatları aşıp geçtiler."  (SİNAN, 2008) İçlerinde sendika yöneticileri de olmak üzere birçok işçi gözaltına alındı.

Türkiye işçi sınıfının en etkin eylemlerinden biri olan 15-16 Haziran direnişi gösterdi ki, sağ partiler ve onların güdümündeki sendikalar, basın vb. kuruluşlar böyle bir masum gösteriye bile tahammul edememiştir. (ÇAVDAR, 2008: 174)

İki gün boyunca süren işçilerin eylemliği DİSK'in çağrısıyla sona erdi. (SİNAN, 2008) Bu eylemlerden birkaç sonuç çıkarılabilir.

İlk olarak, Türkiye'de işçi sınıfının "batılı anlamda" sınıf bilincine ulaştığının işaretleri verildi. Burjuvazinin gözü korktu ve tasarı yürürlüğe girmeden kaldırıldı.

İkinci olarak, Türk sosyalizminin TSK ile kol kola yürüyemeyeceği görüldü. Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Turhan ve İlhan Selçuk gibi solcular, Ordu destekli bir devrimin savunuculuğunu yapıyordu.
Son olarak ise DİSK işçi sınıfı arasında varlığını pekiştirdi, varlıkları günümüze kadar sürdü. İlk defa TİP ve DİSK arasındaki gayri organik bağ ile işçi sınıfı gerçek anlamda siyasete katıldı.

KAYNAKLAR:

Tevfik Çavdar, Türkiye'nin Demokrasi Tarihi 1950'den Günümüze, İmge Kitabevi, 2008
Sina Akşin, Ana Çizgileriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi, İmaj Yayınevi, 2009, Ankara 
Özgür Doğan, 15-16 Haziran Genel Direnişi, 5 Haziran 2002, http://www.marksist.com/Bellek/15-16.htm
Mehmet Sinan, "Statükoculuk, Liberalizm ve Türk Tipi Burjuva Demokrasisi Üzerine Notlar X", Emperyalizmin ve Yerli Finans Oligarşisinin Hegemonyası Altında Gelişen Siyassal Süreç, 2008

Ayrıca Sırrı Öztürk'ün "İşçi Sınıfı, Sendikalar ve l5/16 Haziran" kitabı genel kaynak niteliğindedir.

 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder